Twilight'tan sonra deliler gibi beklediğim film oldu NEW MOON. Hayır "o güzelim kitabın filmini çekemeyen yönetmenden ne bekliyorsun ki ?" diyebilirsiniz tabi ama " bu başka.. yönetmeni de değişti ki.." diyebilirim ben de.
Asıl güzel olanı kitabın başında ve sonunda ortaya çıkan Edward'ın, filmde çok daha fazla yer alcağını öğrenmek oldu. Robert Pattinson'ın olmadığı bir Twilight filmi düşünemiyorum zira seyirci kitlesinin %80'i kızlardan oluşuyorsa emin olun sadece Edward'ı izlemeye gidenlerin sayısı azımsanamayacak derecede.
ve ilk trailer'ı yayınlandı bu yazıyı yazdıktan sonra ben. kesinlikel yönetmenin değişmesi çok isabetli bir kararmış diyorum. filmlerin çekim, kostüm vs... geçtim renk tonları bile farklı olmuş. gayet de güzel olmuş.
Edward'ın Bella'yı terk ettiği sahne.. evet bu filmin en konuşulacak sahnesi kesinlikle bu olacak.. neden mi? çünkü kristen ya öyle bir preformans sergileyecek ki ağzımızı açık bırakacak ya da maalsef ki kitabın o içten derinliğinin kıyısından bile geçemeyecek bizler de deli olacağız..
ve tabi ki Volturi Tayfasıyla tanışacağız sonunda.. İtalya sahneleri ayrı önem taşıyor benim için, hem o tarihi güzelliği hem de Edward ve Bella'nın uzun zaman sonrası kavuşması olacağı için.
Farkındaysanız Jacob'tan hiç bahsetmiyorum.. Kitap sinir de olmamıştım, sonuçta umutsuz aşıktı ve sevdiği insanın bir başkasını deli gibi sevdiğini biliyordu( gerçi her şey son kitapta netleşti.. neden bu kadar belle'sız olamıyormuş gördük ama.. ) bunu yaşamak zor olmalı.. hele ki en iyi arkadaşınsa o insan. NEW MOON'da bol bol jacob var biliyorum ama ben Forever Edward'cılardanım.. o sebeple jake varmış yokmuş, adonis kaslıymış falan umrum değil.. sadece sofranın mezesi olacaktır o benim için:)